Mahsusa – Atilla Erdoğan

tarafından
54
Mahsusa – Atilla Erdoğan

BİR EYLEM BİRİMİ OLARAK TEŞKİLAT-I MAHSUSA Enver Paşa’nın planlaması doğrultusunda gizli olarak kurulan Teşkilat-ı mahsusa karşı-istihbarat, suikast, gayrinizami harp, çeşitli örgütlenme ve propaganda faaliyetlerinde bulunmuştur. İlk olarak 1913’de resmiyete dökülmüş,1914’de Harbiye Nezaretine bağlanmıştır. Lakin bu teşkilatlanmanın kuruluş zamanını İttihat ve Terakki ile gerek idari kadroları gerek de saik ortaklıkları sebebiyle resmi kuruluşundan çok daha öncelerde aramak gerekmektedir. İttihat ve Terakki’nin komitacılık ve entelektüel kimliğini üzerinde taşıyan bu örgütlenme gereken zamanlarda mühim işler yapmış, amaçları uğruna savaşın her boyutuna sirayet etmeyi başarmıştır. Bu amaçlarını teşkilatın son başkanı Hüsamettin Ertürk, Gökalp’in Pantürkizm’i ve Enver’in Panislamizm’inin sentezi olarak beyan etmiştir. Balkanlar’da, Kafkasya’da, Kuzey Afrika’da, İran, Rusya ve Afganistan’da arka arkaya faaliyetler yapmış ve düşmanı yıpratmak, yıldırmak ve istihbarat toplama faaliyetleri gerçekleştirmiştir. Müslüman halkları İtilaf devletlerine karşı kışkırtarak başarılar elde etmiştir. Daha savaş başlamadan Bulgaristan’da birçok çete organize edilmiş ve çeşitli çetelerle anlaşılarak beraber Sırbistan’da gerilla temelli bir savaş yürütme kararı teşkilatın resmi kuruluşundan önce de görev alanına sahip olduğunu bizlere gösterir. Savaş başladığında ise Tahir Bey önderliğinde bir ekip Fas’ın eski sultanı Mevlay Hafız ile temas kurmak ve Fas’taki aşiretleri organize ederek Fransızlara karşı savaşmak emri ile Enver Paşa tarafından görevlendirilmiştir. Kafkasya’da yine savaşın başlamasına yakın zamanlarda teşkilatın oradaki organizasyonunu kuvvetlendirmek için Kafkas İhtilal Cemiyeti kurulur ve Rus ordusundaki Gürcüler isyana teşvik edilir. Ayrıca Rusların ikmal yolları da kesilerek halka silah dağıtılmıştır. Bu sıralarda Müdafaa-i Milliye Cemiyeti de kurulmuş savaş döneminde Anadolu’da gönüllüleri eğiterek onları Teşkilat- Mahsusa bünyesine kazandırmış, eksik olan insan gücü sayısını azaltmaya çalışmıştır. Teşkilata Sarıkamış Harekatı sırasında süvari çeteleriyle ordunun ikmal hatlarını koruma ve cephe gerisinde düzen sağlama görevi verilmiştir. Yine savaştan önce Enver Paşa’nın talimatı ile Rauf Bey’in başında bulunduğu bir müfreze ile İran’da çeteleşmesi ve bu kuvvetlerle Afganistan’ı savaşa sokması planlanmıştır. Ubeydullah Efendi ve grubu da Afganistan’a cihat propagandası yapmaya gönderilir. Bundan bir zaman sonra da Ömer Naci Bey İran’da gönüllülerden bir çete oluşturarak Ruslarla savaşmak için bölgeye gönderilmiştir. Rusya’da bulunan Türk toplulukları yönlendirmek için Türk-Tatarların Haklarını Müdafaa Cemiyeti kurulmuştur. Rusya’daki Müslümanlara karşı propaganda ise El-Alem-ül İslam dergisi ile sağlanmıştır. Orta Doğu’da ise Teşkilat- Mahsusa liderlerinden Süleyman Askeri Bey aşiretlerden bir kuvvet oluşturarak İngilizleri Irak’ta durdurmak niyetindeyi. Kürt ve Arap aşiretlerinden derlediği çetesiyle vur-kaç saldırıları yapmış ve Abadan’daki petrol tesislerini imha etmiştir. Bir de Yafa’da bir hücre kurulmuş ve Mısır’a karşı operasyonlar buradan yönetilmiştir. Şam’da Cemal Paşa liderliğinde Fransız konsolosluğu basılmış ve önemli belgeler ele geçirilmiş, bu belgelerle Arap isyanını destekleyen kişilerin idam edilmesi sağlanmıştır. Okurlar, bunlar bu güne kadar ulaşılan işlerdir. Teşkilat-ı Mahsusa’nın arşivleri İttihat ve Terakki hükümeti iktidardan indiği zamanlarda yakılmıştır. Bu yüzdendir ki 21.yüzyılda bile derin devlet denilen halk dedikodusu Teşkilat-ı Mahsusa’ya kadar dayandırılır. Bizlere Türk milleti ve devleti adına yaptıkları işleri gururla anmak düşer. Çünkü o zamanların Beyleri bizleri cesaretlerine ve teşkilatçılıklarına hayran bırakmışlardır, zira öylesine bir kaosun hüküm sürdüğü dönemde gösterdikleri atılganlılık takdire şayandır. Dağılmak üzere bulunan bir İmparatorluğun yükü ile baş başa adeta harp sanatının birer sanatçıları olmuşlardır. Yazar: Atilla Erdoğan